Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bisiklet nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edilmiştir?

Bisiklet 1817’de Almanya’da Baron Karl von Drais tarafından icat edildi. Modern tasarım 1885’te İngiliz Starley tarafından geliştirildi.

Bu haberin fotoğrafı yok

Bisikletin ilk versiyonu 1817’de Alman Baron Karl von Drais tarafından icat edildi. “Draisienne” adı verilen bu model Paris’te sergilendi. 1885’te İngiliz John Kemp Starley, modern bisikletin temelini attı. Pedal, sele ve gidon gibi parçalar zamanla eklendi, tasarım bugünkü halini aldı.

 

Bisiklet (Fr. ‘Bicyclette’ İki dairecikli) ya da popüler olmayan eski adıyla velespit (Fr. ‘Vélocipède’ Tez Ayak), motorsuz veya elektrik motorlu, iki veya üç tekerlekli, pedallı, (bazen elektrik motor destekli) insan gücü ile ilerleyen bir ulaşım aracıdır. 19. yüzyıl sonlarında bisiklet anlamında Arapça derrâce sözcüğünün kullanıldığı da belirtilmektedir. Ulaşım ve eğlencenin yanı sıra bisiklet sporunda da kullanılır. BMX, Dağ bisikleti, şehir (hibrit) bisikleti, tandem (çift kişilik bisiklet), tur bisikleti, yol bisikleti gibi türleri vardır. Vitesli ve vitessiz türleri bulunmaktadır.

Tarihçe

Bisikletin icadı konusunda tarihçiler arasında tam bir fikir birliği yoktur ve ileri sürülen tarihler tartışmalıdır. Bisiklet, tek bir mucit tarafından icat edilmemiş, tarih içerisindeki pek çok farklı çabanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Leonardo da Vinci’ye ait olduğu ileri sürülen 1492 tarihli bir bisiklet karalamasının 1960’larda Codex Atlanticus’a eklenmiş sahte bir çizim olduğu anlaşılmıştır.[

1790’larda icat edilen vélocifère veya célérifère isimli hızlı at arabası aracı, bisikletin atalarından biri olarak kabul edilmez.

Tarihteki İlk Bisiklet Ne Zaman İcat Edidi? Mucidi Kim?

Tarihteki ilk bisikletin nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği hakkında farklı görüşler ileri sürülse de günümüzdeki tasarıma yakın ilk bisikleti Fransa’da 1790’lı yıllarda Comte de Sivrac icat etti. “Celeripede” olarak adlandırılan, iki tekerleği olan, sert ahşap çerçeveden oluşan ve pedalı bulunmayan bu bisiklet ayakların hareket ettirilmesiyle ilerletilebiliyordu. Gidonu (bisikletin direksiyonu) ve selesi (bisikletin oturulacak yeri) bulunmayan bisikletin yönü, vücudun sağa ve sola eğilmesiyle değiştirilebiliyordu.

The Reading Room/Alamy

Comte de Sivrac tarafından tasarlanan bisiklet

1817 yılında Alman Baron Karl Von, Sivrac’ın ürettiği bisiklete bir gidon ve bir sele yerleştirerek “draisienne” adında bir bisiklet tasarladı. Bu bisikletin kütlesi yaklaşık olarak 22 kg’dı. Ahşap çerçevesi, demir tekerlekleri, jantları ve freni olan bisiklette yine pedal bulunmuyordu. Bu nedenle, tıpkı Sivrac’ın tasarımındaki gibi, bu bisiklete binip dolaşmak hayli yorucu oluyordu.

The Reading Room/Alamy

Baron Karl Von tarafından tasarlanan bisiklet

1839 yılında İskoç Kirkpatrick MacMillan, bisikletin göbeğine demir çubuklarla pedalları ekledi. Kullanıcı krank miliyle ön tekerleğe bağlanan pedalları ayağıyla öne ve arkaya sallayarak arka tekerleği hareket ettirebiliyor böylece bu bisikletle öncekilere göre daha hızlı yol alınabiliyordu.

Universal Images Group North America LLC/Alamy

Kirkpatrick MacMillan tarafından tasarlanan bisiklet

1850’li yıllara kadar denge problemini çözmek için üçüncü ve dördüncü tekerleğin eklendiği yeni tasarımlar ortaya çıktı. Ancak pedal ve çevirme kolunun kullanıldığı bu tasarımların çoğu ağırlık ve tekerleklerin sürtünme sorunu nedeniyle yaygınlaşmadı.

1860’lı yılların başında Fransız Pierre Michaux, oğlu ile birlikte geliştirdikleri ve “velocipede” olarak adlandırılan (Türkçeye velespit olarak geçmiştir) bisiklette pedalları ön tekerleğe sabitledi. Böylece kullanıcılar hızlı bir şekilde pedalları çevirebiliyordu. Ancak ağır demir iskeleti ve demir çerçeveli tekerlekleri yüzünden bu bisiklet yoldaki her çukur ve tümseğin üstünden geçerken sarsılıyor ve kullanıcıyı rahatsız ediyordu. Bu yüzden Michaux ve oğlunun tasarladığı bisiklet “kemik titreten” olarak anılıyordu.

Pictorial Press Ltd/Alamy

Pierre Michaux’un oğlu Earnest Michaux “velocipede” üzerinde

1868 yılında Traffault adında bir başka Fransız, tekerlekleri kauçuktan yapılma lastik ile kapladı ve böylece yoldaki çukur ve tümseklerin neden olduğu sarsıntının verdiği rahatsızlık biraz olsun azaltılabildi.

1870’li yılların başında İngiliz James Starley daha hızlı hareket edebileceği düşüncesiyle ön tekerleği arka tekerleğine oranla hayli büyük olan bir bisiklet üretti. Tekerleklerinin şekli nedeniyle bu bisiklet dönemin en büyük ve en küçük İngiliz metal paralarından esinlenilerek “penny farthing” olarak adlandırılıyordu. Pedalları ön tekerlekte bulunan bisikletin selesi de ön tekerleğin üzerinde yer alıyordu. Bu bisikletin üzerine çıkıp oturmak bir hayli zordu, ayrıca bisikletin devrilmesi durumunda yaralanma riski hayli yüksekti. Hızı da düşünüldüğü kadar fazla olmayan bu bisiklet de çok tutulmadı.

Paul Campbell/iStock

James Starley tarafından tasarlanan bisiklet

Günümüzde kullanılan eşit büyüklükte tekerleklere ve zincire sahip, gidonlu ve seleli bisiklet ise 1885 yılında İngiliz John Kempp Starley tarafından icat edildi. Bu bisiklet “velocipede”e göre çok daha rahat, ön tekerleği büyük olan bisiklete göre ise daha hızlı ve manevra kabiliyeti yüksekti. Tekerleklerinin eşit büyüklükte olması da bisikleti daha güvenli hâle getirdi.

Science & Society Picture Library/Getty Images

John Kempp Starley tarafından tasarlanan ve modern bisikletlerin öncüsü sayılan bisiklet

1880’lerin sonunda vites sistemlerinin geliştirilmesi ve tekerleklerin havayla şişirilen lastiklerden üretilmeye başlanmasıyla birlikte bisikletler çok daha konforlu hâle geldi.

Bisiklet donanımı

Bisiklet, çeşitli donanımın bir araya gelmesinden oluşur.

Kadro

Çatı da denir. Karbon, çelik, alüminyum, titanyum gibi farklı malzemelerden yapılabilir. Sağlamlık açısından daha çok bisikletlerde alüminyum ve karbon kadrolar tercih edilir. Alüminyum kadroların en büyük özelliklerinden birisi, hafif olması ve darbeleri emmesidir. Günümüzde karbon fiber kadrolar oldukça yaygın olup alüminyumdan çok daha sert ve çok daha hafiftirler. Bu özelliğinden dolayı dağ bisikleti ve yol bisikletlerinde karbon kadrolar daha çok tercih edilir.

Kadronun yüksekliği binicinin yüksekliğine uygun seçilir. Yüksekliğin ince ayarı oturak çubuğunun uzunluğu ayarlanarak yapılır. Kadronun geometrisi bisikletin ne kadar yüksek dengeli sürülebileceği ve ne kadar yüksek manevra kabiliyeti gösterebileceği gibi özelliklerinin nasıl dengeleneceğine karar verir. Bazı kadrolar arka tekerin kendi maşasıyla kadrodan bağımsız ve amortisörlü hareket edebildiği, engebeler üzerinden sekmelerin vereceği sarsıntıları kadroya ve sürücüye ulaştırmayacak şekilde tasarlanmıştır.

Maşa

Tekerin iki yanına uzanan maşa amortisörlü ya da düz olabilir. Ön veya arkada bulunabilir. Havalı ve yaylı olmak üzere iki çeşittir. Amortisörler sürüş konforu sağlamak, ve tekerin yere temasını peşpeşe zıplamaları önleyerek arttırmak için tasarlanmıştır. Dağdan inerken veya engebeli arazide yardımcı olurlar. Düz maşalar daha çok yol ve şehir bisikletlerinde kullanılır. Bu sebeple en çok tercih edilen amortisörlü olanıdır. Eğer şehirde sürülecekse daha az karmaşık olan düz maşa da kullanılabilir.[kaynak belirtilmeli]

Frenler

Hız düşürmek için kontrol hareketiyle dönen tekere sürtünme başlatan frenler ön ve arka tekere uygulanışına göre olmak üzere iki tanedir. Sürtünmeyi gerçekleştirme yöntemi bakımından birçok çeşitleri vardır:

Fren kontrol hareketini (didona monte edilmiş el freni manivelalarını ellerin kavramasını) lastik ve balatalara ulaştırma yöntemi olarak birçok mekanizma çeşidi vardır:

Tekerlek

Bisiklette tekerlek bir ilâ dört tane olabilir. Fakat ikiden farklı sayıda olması hâlinde “bi”siklet adı, içindeki “iki” kelimesinden dolayı uygun olmaz. Üçlü bisikletlerin genelde önde bir, arkada iki tekerleği vardır. Tek tekerlekli olanlar ise genellikle sirklerde gösteri ve akrobasi amaçlı kullanılmaktadır. 30-60 inçkare başına libre (210-410 kPa) dağ bisikletleri için, 90-110 inçkare başına libre (620-760 kPa) yol bisikletleri için uygun basınç ölçüsüdür. Dönüş hızını arttırmak için rulmanlı göbek sistemleri kullanılır. Dağ bisikletlerinde daha dişli lastikler, şehir ve yol bisikletlerinde ise sürtünmesi, dolayısıyla enerji kaybı daha az düz ve dişsiz lastikler tercih edilir. Buzlu ya da sıkıştırılmış kar zeminler için çivili lastik önerilir.

Tekerleğin cantı göbeğine tellerle bağlıdır. Bu teller göbek kenarında bir delikten çıkıp, belli açılarda birbirleri ile kesişerek cant tarafında cant içinden göbeğe doğru uzanan bir meme-somuna vidalanır. Tellerin yarısı göbeğin bir tarafına, diğer yarısı öbür tarafına uzanır. Aynı yana uzanan tellerin yarısı saat yönünde diğer yarısı saate ters yönde eğimle uzanır. Tellerin tümünün gerilimleri her yönde cantı öyle dengeli bir şekilde gerer ki, teker hızla döndüğünde yalpalamaz, ağır yük taşıyabilir. Tellerden biri gevşer ya da koparsa yalpalama görülür, hemen düzeltmek gerekir. Tellere refleks, hız ölçücü gibi şeyler monte edilmiş olabilir. Bazı tekerlekler teller yerine deliksiz bir yüzey kullanır. Telli tekerin üstünlüğü yandan rüzgara yelken olmama, yan darbelere dayanıklılık, hafiflik, ve yalpalamada tamir kolaylığı konularındadır.

Vites donanımı

Sürücünün kas gücünü bisikletin ileriye doğru hareketinde değişik süratlere dönüştürebilen düzenlere vites denir. Vitesler, yol eğimine göre pedal çevirme kolaylığı sağlamak, düzde az pedal hareketi ile bisikleti hızlandırabilmek ve yokuşlarda çok pedal hareketi ile daha kolay tırmanmak içindir. Vites mekanizmaları birçok gelişim evresinden geçmiştir:

Elektrik motoru destekli bisikletlerde, basamaksız ve otomatik vites kutuları, içindeki şanzıman yağlarının debriyaj işlevini kısmen görebilmesi yüzünden daha uygundur.

Bazı bisikletler pedaller ile arka göbek arasında, sarsıntıda dişliden düşen, ve dokunulduğunda lekeler bırakan yağlı bir çelik zincir yerine, hiç yağ gerektirmeyen, su ile yıkanabilen, daha temiz, daha dayanıklı, daha hafif, karbon elyaflı bir kayış kullanmaktadır. Bazılarında ise arabalardaki gibi uçları dişli, kendi ekseni etrafında dönen tahrik mili kullanılmaktadır. Tahrik mili zincirden biraz daha ağır olabilir. Kayış ve tahrik mili aktarıcısız göbek vitesli tasarımlara uygundur, ve montaj bakımından daha karmaşıktırlar. Bu sebeplerden pek yaygın değildirler.

 

Bisiklet nerede ne zaman ve kim tarafından icat edilmiştir ?

Bisikletin nerede ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bisiklet meraklısı insanların her zaman ilgi gösterdiği konulardan olmuştur. Acaba ilk icat edilen bisiklet nasıldı? Bugün ki bisikletlere benziyor muydu? Bisiklet nasıl bir gelişme süreci yaşadı? gibi konular da bunun paralelinde gelişmektedir.

Bu yazımızda bisikletin icat edilişinden tarihi gelişim sürecine kadar bir çok detayı ele almaya çalışacağız.

İlk Bisiklet Fransa’da İcat Edildi

Bisikletin icadı yaklaşık 200 sene öncesine dayanır. 200 sene Fransa da icat edilen bisiklet bugün ki denge bisiketleri ile aynı mantıkta insanların üzerine binerek ayakları ile zemini itmek suretiyle hareket ettirdikleri bisiklettir.

İkinci Bisiklet Almanyadan Çıktı

Kullandığımız ve bildiğimiz anlamda ilk bisiklet ise 1817 yılında bir alman tarafından icat edilmiştir. Karl Von Drais isimli bu alman pedallı bisikletin ilk mucididir.

Fransa da icat edilen ilk bisiklet Celerifere ismi ile ifade ediliyordu. Alman icadı olan ikinci bisiklet ise Drezin ismi ile anılıyordu.

İlk Pedallı Bisikleti yine Fransızlar Yaptılar

Pierre ve Ernest Michaux isminde fransız bir baba oğul ise Drezin in ön göbeğine pedal takarak bugün kullandığımız bisikletin atasını oluşturmuş oldular.

Günümüzde Bisiklet Çeşitliliği

Günümüzde dağ bisikleti, yol bisikleti (yarış bisikleti), tur bisikleti, şehir bisikleti gibi ana kategorilere ayrılan fakat bunların altında onlarca alt kategoriye sahip bisiklet modeli mevcuttur. Bununla birlikte avrupa ülkelerinde üst grup bisiklet markaları bulunsa da dünyanın neredeyse her yerinde bisiklet üretilmektedir. https://www.sporplaza.com/blog/bisiklet-markalari/

Bisiklet Hangi Malzemelerden Üretiliyor

Bisikletin en önemli parçası olan kadrosu; çelik, aluminyum (alaşım), titanyum, bambu, ahşap, karbon gibi farklı materyallerden imal edilmektedir. Seri üretimde en çok kullanılan materyal çelik ve aluminyumdur. Çelik bisiklet kadrolarında hi-ten, cro-moly gibi çelik türleri kullanılırken. Aluminyumda da 6061 en sık kullanılmakla birlikte 6000 ve 7000 serisi alaşımlar kullanılmaktadır.

Bisiklette Çalışan Aksam (Vites-Çekiş Sistemi) Hangi Ülkede Üretiliyor

Günümüz bisikletlerinde vites, çekiş sisteminde ise kaliteli bisikletlerde Japon Shimano ( https://www.shimano.com/en/ ) ve Alman Sram ( https://www.sram.com/en/sram ) başı çeker. Onun dışında halk bisikleti tabir ettiğimiz bisikletlerde farklı vites çekiş sistemi alternatifler söz konusu olabilmektedir.

Günümüzde farklı teker ve farklı kadro boylarındaki bisikletlere ulaşmak artık oldukça kolaydır. Bedeninize kullanacağınız parkura göre kadro ve teker ebatı ve hatta çekiş sistemi tercih ederek insan gücü ile en efektif kullanabileceğiniz bir araca sahip olabilirsiniz.

Bisikletler icat edilişinden bu tarafa gerek kullanım ve satın alma maliyeti, gerek doğaya zarar vermemesi, gerekse sağlık için olan faydaları sebebiyle çok tercih edilmektedir.

Bisiklet icat edilmesi, bisiklet tarihçesi, günümüz bisikletleri ve bisiklet üretilen malzemelerden bahsettik. Umarız faydalı olmuştur.

Bisiklet: Kim, Ne Zaman İcat Etti?

Çocukken düşe kalka sürmeyi öğrendiğiniz ilk bisikleti hatırlıyor musunuz? Rengi neydi, kaç vitesti, şekli nasıldı? Eğlence, spor, ulaşım gibi çeşitli amaçlarla kullanılan bisiklet geçmişten bugüne tasarım olarak büyük değişiklikler geçirdi. Gelin, şimdi bisikletimize binip kısa bir tarihî gezintiye çıkalım.

Tarihte ilk bisikletin ne zaman icat edildiği hakkında farklı görüşler ileri sürülse de günümüzdeki bisiklet tasarımına yakın ilk örnek 1790’lı yıllarda Fransız Comte de Sivrac tarafından üretilen ve “celeripede” olarak adlandırılan iki tekerlekli araçtı. Sert ahşap çerçeveden oluşan ve pedalı bulunmayan bu bisiklet ayakların hareket ettirilmesiyle ilerletilebiliyordu. Gidonu (bisikletin direksiyonu) ve selesi (bisikletin oturulacak yeri) bulunmayan bisikletin yönü, vücudun sağa ve sola eğilmesiyle değiştirilebiliyordu.

Comte de Sivrac tarafından tasarlanan bisiklet

1817 yılında Alman Baron Karl Von, Sivrac’ın ürettiği bisiklete bir gidon ve bir sele yerleştirerek “draisienne” adında bir bisiklet tasarladı. Bu bisikletin kütlesi yaklaşık olarak 22 kg’dı. Ahşap çerçevesi, demir tekerlekleri, jantları ve freni olan bisiklette yine pedal bulunmuyordu. Bu nedenle, tıpkı Sivrac’ın tasarımındaki gibi, bu bisiklete binip dolaşmak hayli yorucu oluyordu.

Baron Karl Von tarafından tasarlanan bisiklet

1839 yılında İskoç Kirkpatrick MacMillan, bisikletin göbeğine demir çubuklarla pedalları ekledi. Kullanıcı krank miliyle ön tekerleğe bağlanan pedalları ayağıyla öne ve arkaya sallayarak arka tekerleği hareket ettirebiliyor böylece bu bisikletle öncekilere göre daha hızlı yol alınabiliyordu.

Kirkpatrick MacMillan tarafından tasarlanan bisiklet

1850’li yıllara kadar denge problemini çözmek için üçüncü ve dördüncü tekerleğin eklendiği yeni tasarımlar ortaya çıktı. Ancak pedal ve çevirme kolunun kullanıldığı bu tasarımların çoğu ağırlık ve tekerleklerin sürtünme sorunu nedeniyle yaygınlaşmadı.

1860’lı yılların başında Fransız Pierre Michaux, oğlu ile birlikte geliştirdikleri ve “velocipede” olarak adlandırılan (Türkçeye velespit olarak geçmiştir) bisiklette pedalları ön tekerleğe sabitledi. Böylece kullanıcılar hızlı bir şekilde pedalları çevirebiliyordu. Ancak ağır demir iskeleti ve demir çerçeveli tekerlekleri yüzünden bu bisiklet yoldaki her çukur ve tümseğin üstünden geçerken sarsılıyor ve kullanıcıyı rahatsız ediyordu. Bu yüzden Michaux ve oğlunun tasarladığı bisiklet “kemik titreten” olarak anılıyordu.

Pierre Michaux’un oğlu Earnest Michaux “velocipede” üzerinde

1868 yılında Traffault adında bir başka Fransız, tekerlekleri kauçuktan yapılma lastik ile kapladı ve böylece yoldaki çukur ve tümseklerin neden olduğu sarsıntının verdiği rahatsızlık biraz olsun azaltılabildi.

1870’li yılların başında İngiliz James Starley daha hızlı hareket edebileceği düşüncesiyle ön tekerleği arka tekerleğine oranla hayli büyük olan bir bisiklet üretti. Tekerleklerinin şekli nedeniyle bu bisiklet dönemin en büyük ve en küçük İngiliz metal paralarından esinlenilerek “penny farthing” olarak adlandırılıyordu. Pedalları ön tekerlekte bulunan bisikletin selesi de ön tekerleğin üzerinde yer alıyordu. Bu bisikletin üzerine çıkıp oturmak bir hayli zordu, ayrıca bisikletin devrilmesi durumunda yaralanma riski hayli yüksekti. Hızı da düşünüldüğü kadar fazla olmayan bu bisiklet de çok tutulmadı.

James Starley tarafından tasarlanan bisiklet

Günümüzde kullanılan eşit büyüklükte tekerleklere ve zincire sahip, gidonlu ve seleli bisiklet ise 1885 yılında İngiliz John Kempp Starley tarafından icat edildi. Bu bisiklet “velocipede”e göre çok daha rahat, ön tekerleği büyük olan bisiklete göre ise daha hızlı ve manevra kabiliyeti yüksekti. Tekerleklerinin eşit büyüklükte olması da bisikleti daha güvenli hâle getirdi.

John Kempp Starley tarafından tasarlanan ve modern bisikletlerin öncüsü sayılan bisiklet

1880’lerin sonunda vites sistemlerinin geliştirilmesi ve tekerleklerin havayla şişirilen lastiklerden üretilmeye başlanmasıyla birlikte bisikletler çok daha konforlu hâle geldi.

Günümüzde dağ bisikletlerinden yarış bisikletlerine çeşitli amaçlar için kullanılmak üzere çok sayıda bisiklet üretiliyor. Çevre kirliliği yaratmaması, ekonomik ve pratik olması bisikletin birçok insan tarafından kullanılmasını sağlıyor. Dünya genelinde şu anda 800 milyondan fazla bisiklet bulunuyor. Bu rakam yollardaki araba sayısının iki katına denk geliyor. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bisiklet kullanımı özendiriliyor ve bisiklet yolları inşa edilerek bisiklet sayısının artırılması hedefleniyor.